İktisatbank'tan Günlük Piyasa Analizi - 17 Eylül 2018
*TCMB’nin olağan PPK toplantısında almış olduğu güçlü kararlar, Türk Mali piyasaları adeta soluklanma etkisi yarattı.
*TCMB kararı ile Borsa İstanbul Bankacılık Endeksi son 2 günde %14 yükseliş sergilerken, Türkiye’nin risk primini yansıtan 5 yıl vadeli CDS primleri de benzer bir şekilde 580 puan seviyesinden 450’ye geriledi.
*Öte yandan, TCMB’nin kısa vadeli faiz oranlarını yükseltmesi ile 10 yıl vadeli TL tahvilin bileşik getirisi yaklaşık 200 baz puana yakın gerileme kaydederken, 2047 vadeli USD cinsi eurobond fiyatları da yaklaşık 10 dolar yükseliş kaydetti.
*TCMB’nin faiz kararının getirdiği olumlu rüzgarı arkasına alan Türk mali piyasaları, perşembe ve cuma gününü iyimser bir seyirle geçirse de, iyimserliğin dozunun sınırlı kaldığını söylemek gerekiyor.
*Bir tarafta döviz yükümlülüklerini yerine getirmek zorunda olan kurumsal şirketlerin devam eden döviz talebi, öte yandan Sn. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın gerek TCMB kararı öncesinde, gerekse de sonrasında Banka’nın kurumsal yapısını hedef alan sert sözleri iyimserliği sınırlandırdı.
*TCMB’nin, güçlü bir karar alarak piyasaların önüne geçtiği ve yabancı yatırımcı nezdinde kredibilite tesis ettiği bir ortamda, Banka’nın kurumsal yapısını zedeleyici tonda açıklamalar, ister istemez faiz artırımının getirdiği olumlu havayı da törpülemeye başladı.
*TCMB'nin faiz artırımı kararı ardından USD/TRY kuru hem perşembe hem de cuma günü psikolojik 6.00 seviyesini bir kez daha test etse de, Sn. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın para politikası ve faizlerle ilgili eleştirileri sonrasında kurun Cuma gecesini 6.16 seviyelerinde tamamlaması şimdilik aşağı yönü sınırladı.
*Perşembe günü Hazine ve Maliye Bakanı Albayrak tarafından açıklanacak Orta Vadeli Program (OVP), haftanın en önemli gündem maddesi olarak takip edilecektir. Tasarruf tedbirlerinin ön planda olduğu güçlü bir OVP’nin, TCMB’nin kararı ile okunduğunda olumlu karşılanabileceğini düşünüyoruz.
*Elbette piyasaların ana konsantrasyonu, içerde maliye ve para politikasının yanı sıra, ABD ile yaşanan ihtilafın normalleşmesi bağlamında ekim başında görülecek Papaz Brunson davasında olacaktır.
*Ankara’nın daha pragmatik bir çizgiye dönerek başta para politikasında yapılan agresif artırımı, devamında güçlü bir OVP’nin ile taçlandırması ve ABD ile sorunları çözme niyetini sergilemesi, Türkiye’nin risk primini daha da düşürerek normalleşmenin fitilini ateşleyecektir.
*Gerek para, gerekse maliye, gerekse de dış diplomasi anlamında sağlıklı adımlarım atılması ve beraberinde Suriye özelinde jeopolitik risklerin tırmanmaması kaydı ile Türk mali piyasalarında aşırı satış baskısının önümüzdeki dönemde dinmeye başlayacağını öngörüyoruz.
*Bu düşünce setimizi topyekun iyimserlik anlamında algılamamak gerekiyor. Türk insanının barometresi olan USD/TRY kurunda, TCMB kararı öncesinde yayımladığımız bültenlerimizde de paylaştığımız üzere, 5.70 seviyesine doğru bir gerilemenin önümüzdeki haftalarda halen mümkün olduğunu düşünüyoruz.
*Bugüne döndüğümüzde, Soçi’de gerçekleşecek Erdoğan-Putin zirvesi ve İdlip özelinde ateşkes talebi jeopolitik eksende yakından takip edilecektir.
*Bu arada İngiltere’de ikinci bir Brexit oylaması talebi artıyor. Londra Belediye Başkanı’nın da bu kervana katılması, Sterlin’i destekleyebileceğini düşünüyoruz .
*6 yıl aradan sonra, Uluslararası Kredi Derecelendirme Kuruluşu S&P, Güney Kıbrıs’ın yeniden yatırım yapılabilir seviyeye yükseltti.
*Son dönemlerde kredibilite anlamında oldukça sıkıntılı bir görünüm çizen kredi derecelendirme kuruluşlarının almış olduğu tartışmalı kararlara Güney Kıbrıs’ın da eklendiğini görüyoruz. Makroekonomik olarak bakıldığında, kamu borcunun GSYIH’ya oranını yaklaşık %98; özel sektör borcunun GSYIH’ya oranının yaklaşık %240; cari açığın GSYIH’ya göre oranının %-6.70; temerrüde düşmüş ödenmeyen kredilerin toplam kredilere oranını ise %43 olduğunu not edelim.